İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde konuşan dünyaca ünlü sanatçı ve aktivist Sir Bob Geldof, Türkiye’nin ikinci yüzyılında Atatürk ve laiklik vurgusu yaptı. Vazgeçmeyi ümitsizliğe teslim olmak olarak tanımlayan Geldof, “Ne yaparsanız yapın, başlayın. Zira hamasette akıl vardır, sihir vardır, güç vardır. Bizim aklımız var, gücümüz var, sihrimiz var” dedi.
İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin birinci gününde imzalı gitarını İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Bir Kira Bir Yuva kampanyasına depremzedeler için bağışlayan İrlandalı müzisyen, kelam müellifi ve aktivist Sir Bob Geldof konuştu. Bob Geldof, “Türkiye’ye her vakit hayranlık duydum. Türkiye her vakit yüzlerce nedenden ötürü benim ilgimi çekti. Her vakit kıymetli olmaya devam edecek. Coğrafik pozisyonu çok kıymetli. Durmaksızın siyasal kasırganın içinde kapana kısıldığını söylemek mümkün. Avrupa Birliği’nin dev iktisadı, Orta Doğu’nun kışkırtıcı siyaseti ve Rusya’nın gangsterliğini düşündüğümüzde Türkiye çalkantılı bir siyaset ve iktisadın ortasında kalıyor. Dünya kimi ülkeleri görmezden gelebilir ancak Türkiye’yi asla görmezden gelemez” diye konuştu.
“Türkiye ulusal yenilemeye en çok gereksinimi olan ülkelerden birisi”
Geldof, “Biz hepimiz, eski beklentilerin artık geçerli olmadığı bir devirde yaşıyoruz. Artık bilinenler üzerinden siyaset üretilemiyor. Değişim her vakit tasayı artırır. Bu kongre de değişimi hedefliyor, farklı bir arayışla gelişim istiyor. Burada yapılanlar, Türkiye’yi yenilemek için bir çalışmadır. Türkiye’nin avantajları ve fırsatları çok. Bu avantajlar bizde yok. Daha güzelleştirilmiş avantajlar var. Pekala, yeni dünyayı nasıl bulacağız? Şayet tek bir insan denetimi varsa ya da yasal düzenlemeleri tek kişi yapıyorsa bu sıkıntı olabilir” sözlerini kullandı.
“Vazgeçmek ümitsizliğe teslim olmaktır”
Geldof, “71 yaşındayım ve dünyanın yaşadığı en tehlikeli vakitlerden birindeyiz. Dünyamızda her yerde gerçek tehlike var ve büyüyor, artıyor. Giderek ağır bir hale geliyorlar. Sarsıntılar, pandemi, kuraklık, seller, nükleer savaş tehditleri, finansal krizler, besin krizi, iklim krizi. Sonuçlarını ve aksiyonlarını zar güç anladığımız yeni teknolojiler var. Kültür savaşları ülkeleri kasıp kavuruyor. Dünya nüfusunun yüzde 70’ini yöneten otokratlar bu ortamdan mutlular. Bu salon nefes alabildiğimiz, aklımızı koruyabildiğimiz bir salon. Denemeliyiz. Vazgeçmek ümitsizliğe teslim olmaktır. İnsan olmak için kimi eforlar gerekli” halinde konuştu.
“Atatürk kaos varken farklı bir ülkenin hayalini kurdu”
Voltaire’in 18’inci yüzyılda insan aklına en çok tesir eden ögelerin iklim, devlet ve din telaffuzunu hatırlatan Geldof, “Türklerin, Atatürk’ün en büyük başarısı, dini devlet işlerinden ayırmaktı.
Atatürk, bir ulusun kültürel güçlerini kullanarak, yeni dünyada çağdaş bir iktisat aradı. Atatürk’ün büyük iç görüsü, bir ulusun geçmişin gölgesine ilişkin olmasına müsaade vermemesiydi. Türkiye bu fikirden uzaklaşmamalı. Atatürk bu topraklarda kaos varken burada farklı bir ülkenin hayalini kurdu. Toplum için neyin kıymetli olduğunu ortaya koyarak bütün ülke için radikal bir ihtilal gerçekleştirdi ” diye konuştu.
Geldof konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “Sayın lider, ne yaparsanız yapın, başlayın. Zira cürette akıl vardır, sihir vardır, güç vardır. Bizim aklımız var, gücümüz var sihrimiz var.”
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı
